YEREBATAN SARNICI

Sevki_Silan_Yerebatan_SarnıcıIMG_8181

Yerebatan Sarnıcı

İstanbul’un görkemli tarihsel yapılarından biride Ayasofya’nın güneybatısında ve biraz ilerisinde bulunan Basilika Sarnıcıdır. Bizans imparatoru I. Justinianus (527-565) tarafından yaptırılan bu büyük yer altı sarnıcı, suyun içinden yükselen ve sayısız gibi görülen mermer sütunlara bakılarak halk arasında yerinde bir deyimle “Yerebatan Sarayı” olarak isimlendirilmiştir.

Sarnıcın yerinde daha önce Genç Roma çağında muhtemelen III-IV.yy.da yapılmış olan, ticari ve hukuki işlerde, bilim ve sanat faaliyetlerinde büyük bir Basilika kullanılıyordu.476 yılında çıkan bir yangında tamamen harap olduktan sonra ılius tarafından yeniden yaptırılan ve tekrar bir yangın felaketine uğrayan ve 532 yılında şehri kasıp kavuran Nika isyanında, Basilika’nın mermer heykeli vardı. Eski kaynaklar bu yerde yüzü sütunlu revaklarla çevrili üstü açık bir avlu su Ayasofya’ya dönük belirtmiştir. Hz. Süleyman’ı elini çenesine dayamış vaziyette Hz. Süleyman’ın bronz heykelinin bulunduğunu ,kendi eserinden çok daha güzel olan hayretle temaşa ettiğini gösteren bu heykeli daha sonra imparator kaldırılmıştır.

Sevki_Silan_Yerebatan_Sarnıcı_IMG_8314

Bilindiği gibi İsrail hükümdarı I. Basilius (867-886) tarafından Hz. Süleyman’ı kendi adına Kudüs’te yaptırdığı mabet yeryüzünde Ayasofya’ya gelinceye kadar yapılmış olan mabetlerin en güzeli, en muhteşemi olarak biliniyordu. Daha sonra imparator Basilius’un sözü geçen heykeli eridikten sonra kendi heykelini koydurduğu söylenmektedir. imparator Justinianus yangına uğramış olan büyük basilika’nın yaklaşık 532 yılında, rivayetlere göre 7.000 kölenin çalıştığı bu sarnıcı inşa ettirmiştir. Ve sarnıç ismini yakınındaki ılius Basilika’ndan almıştır. Basilika Sarnıcı’nın suyu imparator Valens tarafından (368) yılında yaptırılan 971 m. uzunluğundaki Valens (Bozdoğan) kemeri ile imparator Justinianus’un yaptırdığı 115.45 m. uzunluğundaki Mağlova Kemeri yardımıyla şehre 19 km. Mesafede Belgrat ormanlarındaki Eğri kapı su taksim merkezinden gelmektedir.

Basilika Sarnıcının planını yüzyılımızın başında Alman Deniz altıcıları çıkarmıştır. Buna göre uzunluğu 140 m. genişliği 70 m. dikdörtgen biçimde bir alanı kapsayan dev bir yapıdır. 52 basamaklı taş bir merdivenle inilen bu sarnıcın içerisinde her biri 9 m. yüksekliğinde 336 sütun bulunmaktadır. Birbirine 4.80 aralıklarla dikilen bu sütunlar, her sırada 28 tane 12 sıra meydana getirirler. Suyun içerisinde yükselen bu sütunlar uçsuz bucaksız bir ormanı hatırlamakta ve ziyaretçiyi sarnıca girer girmez etkilemektedir.

Sevki_Silan_Yerebatan_Sarnıcı_MG_7891

Sarnıcın tavan ağırlığı haç biçiminde tonozlar yuvarlak, kemerler vasıtasıyla sütunlara aktarılmıştır, çoğunluğu daha eski yapılardan toplandığı anlaşılan ve çeşitli mermer cinslerinden granitten yontulmuş sütunların büyük bir kısmı tek parçadan, bir kısmıda üst üste iki parçadan oluşmaktadır. Bu sütunların başlıklarında yer yer farklı özellikler taşır. Bunlardan 98 adedi Corinth üslubu yansıtırken bir bölümünde Dor üslubunu yansıtmaktadır.Sarnıcın tuğladan örülmüş 4.80 m. kalınlığındaki duvarları ve tuğla döşeli zemini Horasan harcından kalın bir tabakayla sıvanarak su geçmez hale getirilmiştir. Toplam 9.800 m2 bir alanı bulunan bu sarnıç yaklaşık 100.000 ton su depolama kapasitesine sahiptir. Sarnıçtaki sütunların, köşeli veya yivli biçimde olan birkaç tanesi hariç büyük çoğunluğu silindir biçimindedir. Bu sütunlar içerisinde üzeri oyma ve kabartma halinde Tavus Gözü, Sarkık Dal, Gözyaşı şekillerinin tekrarıyla süslenmiş olanı özellikle dikkati çeker. Bu sütun Bizans devrinde “Far um Tauri” denilen bugünkü Beyazıt meydanında kalıntıları bulunan IV. yy. zamanına ait büyük Theodesiusun (379-395) zafer takındaki sütunları benzeridir. Bir söylentiye göre, üzerindeki şekillerin gözyaşına benzemesin nedeni Büyük Basilika’nın inşasında ölen yüzlerce kölenin anısına dikilmiş ve çağlar boyu onların dramını anlatarak gelmiştir.

Sevki_Silan_Yerebatan_Sarnıcı_MG_7915

MEDUSA

Sarnıcın kuzeybatı kösesindeki iki sütunun altında kaide olarak kullanılan iki Medusa başı Roma Çağı heykeltraslik sanatının şaheser örneklerindendir. Sarnıcı ziyarete gelenlerin hayretler içersinde seyrettikleri IV.yy. ait bu başların hangi yapıdan alınarak buraya getirildiği konuda kesin bir bilgi olmamakla birlikte Genç Roma Çağı’na ait antik bir yapıdan sökülerek buraya getirildiği ve sütun kaidesi olarak kullanılmalarını açıklayan yazılı bir bilgiye rastlanmamakla birlikte Medusa Heykellerinin Sarnıcın inşasında salt sütun kaidesi olarak ihtiyaç olduğu için kullanıldığı görüşü araştırmacılar arasında genel kabul görmektedir.
Medusa’yla ilgili mitolojiye dayandırılan bir çok söylentiyle tarihin eski cağlarına doğru bir yolculuk yapmak istersek su gibi rivayetlerle karşılaşabiliriz.Bir söylentiye göre Medusa Yunan Mitolojisinde yeraltı dünyasının dişi canavarı olan üç Gorgonadan biridir. Bu üç kız kardeşten yalnızca yılan başlı Medusa olumludur. Ve kendisine bakanları tasa çevirme gücüne sahiptir. o donemde büyük yapıları ve özel yerleri kötülüklerden korumak amacıyla Gorgona kafalarının resim ve heykellerinin konulduğu, Medusaninda bu düşünceyle buraya konulduğu zannedilmektedir.
Yine bir rivayete göre Medusa siyah gözleri, uzun saçları ve güzel vücudu ile övünen bir kızdı. uzun zamandan beri Yunanlı Tanrı Zeus’un oğlu Perseus’u sevmektedir. Bu arada Tanrıça Athene’de Perseus’u sevmekte ve Medusa’yi kıskanmaktadır. Bunun için Tanrıça Athene Medusa’nin saçlarını korkunç yılanlar biçimine sokar. Artık Medusa kime baksa, baktığı kimse tas kesilir. daha sonra onu bu biçimde gören Perseus heyecanla Medusa’nin büyülendiğini düşünerek başını keser, başını eline alıp düşmanlarını tasa çevirerek bir çok savaşlara kazanır.
Bu olaydan sonra Medusa’nin eski Bizans’ta kılıç kabzalarına ve sütun kaidelerine ters ve yan olarak işlendiği söylenmektedir. Diğer bir rivayete göre ise Medusa kendisine bakanları taşa çevirme özelliğinden dolayı, kendisini bazen Perseus’un kılıcında bazen de aynaya bakıp görüyor ve kendisini tasa çeviriyor. Bunun için buradaki heykeli yapan heykeltras ışığın yansıma pozisyonlarına göre Medusa’yi üç ayrı pozisyonda yapmıştır. 1. normal olan yani su anda Didim’de olan 2. ters olan 3.yan olan buradaki heykel Didim’den getirtilmistir. Roma çağı heykelciliğinin önemli eserlerinden olan dev büyüklükteki iki Medusa başı ters ve yan duruşlarıyla insanların büyük ilgisini çekmeye devam ederken o tarihten bugüne Basilika Sarnıcında sular ahenkle damlayarak sarnıcın yarı karanlık gizemli atmosferinde dolaşanlara Medusa’nin şarkısını mırıldanmaktadır.

Sevki_Silan_Yerebatan_SarnıcıIMG_8275

 

Fotoğraflar : Şevki Silan

Kaynak : İnternet

Yorum Yapın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir