Sonbahar, kuzey yarım kürede 23 Eylül’de başlayıp 21 Aralık’ta sona eren, yaz ile kış arasındaki bir mevsimdir. Güney yarım kürede ise Mart, Nisan ve Mayıs aylarına denk gelir.
Bu aylarda havalar yavaş yavaş soğumaya başlar. Gündüzler kısalır, geceler ise uzamaya başlar. Güneş ışınları daha eğik bir açıyla gelir. Güneş erken batar. Daha az ışık ve ısı verir.
Serin ve yağmurlu günlerin sayısı artar. Kapalı ve parçalı bulutlu günlerin sayısı arttığından güz, hazan ve bağ bozumu olarak da adlandırılır.
Dünya için yenilenme olarak da ifade edilebilir.
Bir çok insana huzur verir; sararmış yaprakların üzerinde yürümek.
Çam gibi iğne yapraklı ağaçların dışındaki ağaçlar yeşilliklerini yavaş yavaş kaybederek sararmaya ve dökmeye başlar. Çiçeklerdeki çiçek sayısı azalır, etraftaki otlar ve çimenler kurur.
Sonbaharda ağaçlar da kış hazırlıklarına başlar. Kış mevsiminde yeterli güneş olmayacaktır. Kış mevsimi, ağaçların dinlenme ve yaz boyunca biriktirdikleri besinleri kullanarak yaşamlarını sürdürme dönemidir. Besin üretme işlevleri artık durmuştur. Böylece önce yapraklara yeşil rengi veren klorofil kaybolur. Yeşil renk yerini yaz boyunca göremediğimiz, yaprakların içinde var olan sarı, kahverengi ve turuncu renkler oluşmaya başlar. Bazı ağaçlarda (akçaağaç ve meşe ağacı gibi) mor veya koyu kırmızı renkli yaprakları da görebiliriz sonbaharda.
Yaprak dökümü süreci ağacın türüne bağlıdır. Bazı ağaçların yaprakları sararır sararmaz hemen dökülürler. Bazıları ise sararıp kuruyarak uzun süre dallarda kalırlar (meşe ve kayın ağaçları gibi).
Bu mevsimde oluşan rüzgarlar da yaprakların dökülmesini hızlandırır. Yaprağın koptuğu noktada oluşan küçük yara bir mantar tabakasıyla kapanarak kış koşullarına karşı korunur. Tıpkı kışlık giysi gibi.
Fotoğrafçılar için de çok güzel bir mevsimdir Sonbahar…. Her ağacın renk pigmentleri farklı olduğundan sonbaharda bazı ormanlık alanlar bir cümbüşüne döner.
Ülkemizde en yoğun renk cümbüşü Batı Karadeniz bölgemizde görülür. 1000m’ye kadar olan orman kuşağında; kayın, kestane, gürgen, ıhlamur, akçaağaç, karaağaç, meşe, kızılağaç ve dişbudak türleri görmek mümkündür. Türkiye’deki bitki türlerinin yarıdan fazlası Karadeniz ormanlarında bulunmaktadır. Karadeniz Bölgesi’ndeki ormanlar yükselti basamaklarına göre geniş yapraklı ormanlar, karışık ormanlar ve iğne yapraklı ormanlar olmak üzere üçe ayrılır. Doğu Karadeniz Bölümündeki ormanlarda ise, kestane, kızılağaç, kayın ve ıhlamur en yaygın olan ağaç türleridir.
Ağaçların yeşil görünümlerinin sonbaharla birlikte sarı-turuncu-kırmızı renklere bürünmesi biz fotoğrafçılar için heyecan vericidir. Dolayısı ile tam bir renk cümbüşünün yaşanacağı titrek kavak, kayın, akçaağaç, çınar, dişbudak gibi ağaçların arasında ladin, köknar ve çam gibi iğne yapraklı ağaçların bulunduğu karışık ormanlara gidip, renk kontrastı olan ve göze çok hoş gelen fotoğraflar elde etmeye çalışırız. Ağaçlardaki renk değişimi ilkim şartlarına bağlıdır. Her sene aynı günlerde değişim olmaz. Havaların erken soğumaya başlaması ya da geç soğumaya başlaması ağaçlardaki renk değişiminin zamanını belirler.
Ayrıca rakım da önemlidir. Yüksek kesimlerde hava değişimi alçak kesimlere göre daha erken başlar. Örneğin; Batı Karadeniz’deki renk değişiminin Doğu Karadeniz’den 2 yada 3 hafta sonra başlaması, ya da kuzeydeki ormanların güneydeki ormanlara göre daha önce renk değiştirmesi gibi…
Bu bilgiler doğrultusunda hangi zamanda nereye gideceğinizi belirlemeniz önemli; hatta, gidilecek bölgedeki turizm ofisleri ya da otelleri de arayıp bilgi edinmek doğru zamanda doğru yerde olmanızı sağlayacaktır.
Gideceğiniz bölgedeki hava durumunu mutlaka takip edin. Bulutlu havada yaprakların renkleri parlak ve canlı olmayacaktır. En güzel sonbahar fotoğraflarını yağmur sonrası havanın açması ile çekeceğiniz fotoğraflar olacaktır.
Sonbahar genellikle yağışın, sisin ve pusun olduğu bir mevsimdir. Bu durumlar fotoğraf çekimlerimizde bir zorluk teşkil edebildiği gibi avantaj da sağlayabilir.
Hava kapalıysa ortamda homojen ışık var demektir. Bu da, ışık ölçümünü daha kolay yapmanıza imkan sağlar.
Gökyüzü kapalı ve tatsız bir grilikteyse, kompozisyonumuza gökyüzünü katmamak veya çok az katmak daha doğru olacaktır.
Fotoğraflarınızın keskin olması için mutlaka tripot kullanmalısınız.
Tripot ile fotoğraf çekerken makinanızın titreşim önleyici ayarını (IS/VR) kapatmalısınız.
Doğa fotoğraflarında karenin tamamının net olması önemli olduğundan mutlaka diyafram öncelikli çekim yapmalısınız. Yerine göre kadrajınızın en alttan başlayarak sonsuza kadar net olması için de hiperfokal mesafeyi de önemsemelisiniz.
ISO değeriniz en düşük seviye olmalı, ancak rüzgarlı havalarda yapraklar çok hareketli olacağından duruma göre ISO değerini artırabilirsiniz.
Fotoğraflarınızı mutlaka RAW formatında çekin.
Güneşli havalarda polarize filtre kullanmanız daha doygun renkler elde etmenizi sağlayacaktır.
Hava sisli ise fotoğrafımızın koyu çıkmaması ve sisin tam rengini alabilmeniz için sisin yoğunluğuna göre (+) ilave pozlama yapmanız doğru olacaktır.
Sudaki yansımaları mutlaka fotoğraflayın.
Sadece manzara fotoğrafı çekmeyip close-up veya makro objektifler ile yakın plan (makro) çekimler de yapın. Yere dökülen renkli yapraklar bile başlı başına bir makro konusudur.
Macro fotoğraf dışında sonbahar renkleri içinde portre fotoğrafları da çekmeyi deneyin. Çok etkili fotoğraf oluşacaktır.
Fotoğraflarınızda renk kontrasını bol bol kullanın.
Yedek pil, ıslanmaya ve darbelere dayanıklı bir çanta, ND ve polarize filtre, hafıza kartı yanınızda olmalı…
Unutmayın, sabır ve emek harcamadan iyi fotoğraf çekemezsiniz.
Kaynak: İnternet ve Şevki Silan
Fotoğraflar : Şevki Silan